Ramazan ayının gelmesi İle birlikte biz kadın doğum hekimlerinin sıkça karşılaştığı sorulardan birisi de gebe bir kadının oruç tutmasında bir sakınca olup olmadığıdır.

Normalde insanlar açlığa uzun süre dayanabilirken gebelikte bu süre yaklaşık üçte bir oranında daha kısadır. Gebeler hem kendileri hem de taşıdıkları bebek için daha fazla miktarda enerji, protein, mineral ve vitamine ihtiyaç duyarlar. Gebelikte vücutta şeker kullanımının artması sonucunda kan şeker düzeyleri düşer ve daha sık acıkılır. Şeker seviyesini sabit tutabilmek için sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenilmesi gerekir, oysaki oruç tutulması durumunda bunu uygulamak mümkün değildir. Ayrıca gebelikte vücudun sıvı ihtiyacı da artar. Sıvı alımının azalması bebeğin amniyon sıvısını etkileyebilir. Oruç tutan anne adayının yeterli enerji ve sıvı alamaması halsizlik, yorgunluk, tansiyon düşmesi baş dönmesi, kabızlık, ateş yükselmesi gibi durumlara neden olabilir.

Eğer bir gebe oruç tutacaksa hekiminin önerdiği kan ilacı, vitamin ve mineralleri almaya daha çok özen göstermelidir. Gebeliğin ilk aylarındaki bulantı ve iştahsızlık durumunda oruç tutmanın olumsuz etkileri daha ciddi olabilir. İlerleyen dönemlerde ise oruç tutma ile birlikte bebek hareketlerinde ve bebeğin bazı yaşamsal fonksiyonlarında geçici azalmaların görüldüğü bildirilmiştir. Ayrıca oruç tutan gebelerde stres hormonu daha yüksek bulunmuştur. Gebeliğinin son dönemlerinde oruç tutmuş gebelerin biraz daha düşük ağırlıklı bebekler doğurdukları, sezaryen oranının ve bebekte kuvöz ihtiyacının arttığı bildirilmiştir. Oruç tutan bir gebe gündüz saatlerinde ve sıcak havalarda mümkün olduğunca dinlenmeli, sıcak havada yorucu egzersiz ve yürüyüş yapmamalıdır. İftarda sindirimi zor yemeklerden uzak durmalı ve iftardan sonra bir veya iki ara öğün yapmalı ve mutlaka sahur yapmayı da ihmal etmemelidir. İftar ve sahur arasında mutlaka 2-2,5 litre sıvı almalıdır.

Gebede şeker hastalığı, kalp hastalığı, hipertansiyon gibi sistemik bir hastalık varsa oruç tutması kesinlikle sakıncalıdır.

Lohusalık ve emzirme döneminde de benzer şekilde vitamin, mineral ve enerji gereksinimi artmıştır. Emzirirken oruç tutulması durumunda da alınan sıvının azalmasına bağlı süt miktarında azalma hatta bazı annelerde sütün kesilmesi görülebilmektedir.