Son günlerde tv seyrederken göğsümüzü kabartan bir olaya şahit olduk. National Geographic tv de Türkiye’nin çikolata fabrikası isimli bir fabrikamızın tanıtımı vardı. Endüstri 4.0 teknolojisine yakından şahit olma fırsatımız oldu. Büyük bir emek ve titizlikle, olabilecek en hijyen hali ile bir üretimin ne derece de otomasyon olabileceğine şaşırıp kaldık. Türkiye’de yapılması ayrıca gururlandırdı. Yaşadığım güzel duyguların ardından Türkiye’de bütün fabrikaların bu hale gelmesi ve akabinde insana nerede ihtiyaç duyulacak ; işsizlik ne boyuta gelir endişesi sardı. Ama diğer taraftan bu teknolojiye ve global rekabet avantajına kayıtsız kalmamak endişesi. Demek ki neymiş idarecilerimizin bir an önce önlem alması gerekiyor. Bu teknoloji devrimini yakalarken yeni iş sahaları ve eğitim sistemimizi acilen ele almamız gerekiyor. Tek düzen eğitimden çok kişiye özel terzi gibi öğrencileri yeteneklerine göre ayrıştırıcı ve mesleki eğitim kazandırıcı eğitim sistemine acilen geçmemiz gerekiyor. Teknoloji devrimini ithal etmekten çok kendimiz yakalamamız ve kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerekiyor.
Sadece savunma sanayimiz de değil tüm sektörlerde ihracata dönük hedefleri kovalamamız ; gerekiyorsa şirket birleşmeleri ile daha güçlü yapılar kurmamız ; daha fazla global Türk şirketi ile sahada olmamız gerekli.
Türkiye cari açık ve yüksek faizle yıllarca boğuşarak çok zaman kaybetti. Varımızı, yokumuzu ortaya koyup ; var olma mücadelesi vermemiz gerekiyor. Sömürü olmaktan öte ; gerçekçi ,milli politikalar ortaya koymak ve gerektiğinde siyasi değil milli düşünebilmek gerekiyor.
Cumhuriyet döneminden beri ilk defa Türkiye’nin büyük düşünebilmeye başladığına ve bir milletin bunu özlediğine tanıklık ediyoruz. Suriye’de yapılan operasyonlarda kullandığımız leopar tanklarında Almanya’nın tavrı sonrası yerli silahlarımıza vermemiz gereken önemin ne kadar doğru bir politika izlendiğini bir kere daha açıkça ortaya koymaktadır.
Millet olarak bize düşen görev herkesin yapabildiği ölçüde büyük düşünmesi ve üretime dönük çalışmasından geçiyor. Geçmiş dönemlere bakıldığında Almanlar ,Japonlar bu devrimleri ve özveriyi millet olarak göstermiş ve ekonomik devrimlerini gerçekleştirmişlerdir. Bugüne kadar bir çok konuda geri kaldık. Yan sanayi ve montaj sanayisinden çok, ağır sanayi ve üretime dönük global marka olacak ürünlere yönelmeliyiz. 4.0 endüstri devrimi bizim için büyük bir fırsat ve bunu yakalayacak dinamik genç bir nüfusumuz var. Genç nüfusumuzun da kendisini buna göre yetiştirmesi gerekiyor. Bu endüstri devrimi tam anlamı ile başladığında 1,8 milyon iş ortadan kalkacak ,yerine 2,3 milyon farklı meslek doğacak. Yeni doğacak bu meslek gruplarına yetişmiş personel ihtiyaçları doğacak. Yeni iş fikirleri ve yeni girişimcilere hoş geldiniz diyebilmeliyiz.